Empoze.Net

Empoze.Net

Bize empoze edilmek istenen fikirler, anlatılanlar olaylar vs gibi konuların değinildiği sayfa.

Burada empoze edilen konulara dair yazılar yer almaktadır.

İran tarih boyunca anadolu üzerinde oyun oynamayı bırakmadı. Şah ismail yavuz sultan selim kapışmasından bu yana sürekli karşılıklı savaş devam etti.

Osmanlının yıkılması ile anadoluda sunni hakimiyet yetim kaldı. Fakat irandaki şii hakimeyet devam etti. 1979 da irandaki devrim ile şii güç tam iktidara oturdu. İslam dünyasındaki sunniliği tamamen yok isteyen batı desteği ile tahta oturan şii hareketi bugün anadoludaki propagandalarını yapmaya devam etmekteler.

Birinci kol direk şiilik-caferilik üzerinden propagandasını yapmakta.

Yukarıdaki haber küpürünü görüyorsunuz. Zaman gazetesinde böyle bir haber hiç yayınlanmadı. Fakat islamı karalamak isteyenler espiri olsun diye photoshopta montajlayıp sanki zaman gazetesinde yayınlanmış gibi sosyal ağlarda dağıyıma başladılar..

İşin espirisi ise kendilerini süper zeka, akıllı, herşeyi bilen gören ve müslümanları aşağılayan dinsizler bu YEMİ yutmuş durumda. Hepsi sanki zaman gazetesinde böyle bir haber çıkmış gibi müslümanlara saldırmaktadır.

Sosyal medyada dolaşan ikinci bir asparagas haberde yukarıdakini yakaladık.

Neymiş efendim karl marx ölürken müslüman olmuş Hatta risalei nur kütüphanesinden çıkmış. Nurcu olmuş.

Bu haber zaman gazetesinde yayınlanmadı. Kendini çok akıllı sanan bir photoshop ustası bilgisayarında MONTAJ edip sosyal ağlara dağıttı. Tamamen yalan haberdir.

O değil de bizim kendini çok aydın sanan solcu taifede balıklama atlayıp bu yalan habere yapışıp vermiş veriştirmiş..

vay be kendi zeka seviyelerini ortaya koymuş oldular.

Bir çok gerçek dışı iddia ve sözlerle mezhepleri olduğunun dışında göstermeye çalışanlar var. Fakat mezhepler peygamberin sünnetini korumak için ortaya çıkmıştır. Ve peygamber efendimizin islamiyeti yaşama biçiminin günümüze doğru bir şekilde aktarılmış şeklidir.

Peygamber efendimizin vefatından sonra, münafıklar ve sahtekarlara karşı 3 ana derleme yapılmıştır: Bunlar çok önemlidir:

Bu ülkede 28 şubat sürecini az cok hatırlıyorsunuz. Havada kasetler uçuyor. Videolar kayıtlar, ses kayırları vs. vs. belge belge üstüneydi.

Sonra öğrendik ki bütün kayıtlar montajlanıp montajlanıp medyaya sürülüyormuş.. Gerçekler oldugunun dışında yansıtılmaya çalışıyormuş

Bugün ise internette sosyal ağlarda vs. inanılmaz photoshop çalışmalarını görebilirsiniz. Çok harika çalışmalar yapıyorlar. Sineği dev insanı cüce bile yapabiliyorlar. Bilgisayar nimet insanlara inanılmaz fırsatlar verdi.

Ehli sünnet karşıtı sapıkların yaptıgı en büyük stratejik hareket ise kelime oyunu oynamaktır.

Bir şeyi itiraz edeceksin ve bu islamda yok demek istediklerinde öncelikle eleştirecekleri şeyi tespit ediyorlar. ve onu öyle uçuk bir şekilde soruyorlar ki, ne cevap vermek isteyen kişiye verecek cevap bile bırakmıyor..

Aslında kelime oyunu soru sorulmuyor resmen tahrif etmeye çalışılıyor. Bazen öyle saçmalık oluyor ki, ehli sünnetin savunmadığı bir şeyi savunuyormuş gibi gösterip ehli sünnette kabul gören görüşün kendisine aitmiş gibi alttan veriyor..

Fatiha suresi okumakla alakalı sorulan kafaya takılan bir nokta.. belki pek rastlanamayan birşey ama buradan aşağıdaki değerlendirmeyi paylaşalım istedim..

Bu konu ile alakalı HADİS var mı onu bilmiyorum. Teorik olarak baktıgınızda neden fatiha okumalıyız aslında çok açık.

Çünkü kuranı kerim fatiha ile başlıyor. en uzun sureler ilk başta en kısalar sonlarda iken sizce neden fatiha ilk başta?

Bugün kuran üzerine ahkam kesenler, ayetlerden kendi nefisleri ve ideolojileri doğrultusunda anlamlar çıkartanlar soruyorum sizlere 1950 lili yıllarda nerelerdeydiniz?

Kuran'ı kerimin yasaklandığı, kuran okumanın suç kabul edildiği.. Kuran okuyanların ve okutanların ceza evlerine gönderildiği o yıllarda ne işle meşguldünüz?

Ya da sizin bugün kü ideolojinizin düşünce yapınızın tohumlarını ekenler o günlerde ne yapıyorlardı? Köşe bucak sinmişler ortalığın durulmasını mı bekliyorlardı?

Yoksa can korkusuna kuran'ın varlığını bile inkar eder durumdamıydılar?

Namaz kılmayan kişiler içlerindeki inanç sorunlarını çözememiş, Allah inancı zayıflamış insanlardır. Dış görünüşte müslüman gibi davransalarda içleri fokur fokur kaynamaktadır.

Doğru olan kesinlikle namaz kılmayanları hayatınıza asla sokmamaktır. Araya duvar örmektir. Bugünün türkiyesinde böyle bir yazı linç edilmek için yeter de artar. Bütün sapık zihniyetler tarafından bu yazımızdan dolayı RECM uygulamasına tabi tutulabilir. Öldürünceye kadar taşlanabiliriz. Ve sindiriliriz.

İlginçtir..

Hafız burhan
Hafız kemal bey
Burdurlu Hafız Rıza Yağız

Hafız olupta şarkı türkü söyleyen isimleri de duydu bu millet.

Peki bir hafız böyle birşey yaparsa bunun toplumdaki yansıması nedir?

Şarkı türkü müzik aletleri islamdaki resim ve heykelin yeri kadar öneme sahiptir. Fakat topluma tıpkı resim ve heykelde olduğu gibi avrupai müzik empoze edilmeye çalışılıp kendi çizgilerinden çıkartılmıştır.

Bir çoğumuz canımız istemediği için namaz kılmadığımızı zan ediyoruz. Neden kılmıyorsun? Canım istemiyor. Zor geliyor.. Şimdi bir de kalkıp abdest mi alacağım? Off ya kılsam ne olacak ki? Ne değişecek? Zaten kılmıyorum. Bu vakti de kılmasam ne olacak? vs. vs.

Aslında namazı sen istemediğin için kılmadığını düşünüyorsun. Yani namaz kılmama isteği senin kontrolünde zan ediyorsun. Hayır öyle değil. Aslında sen namazı istemediğin için değil. Seni namaz kılmamaya ikna ettikleri için kılmıyorsun.

Şu meşhur denizli aslında donguzlu idi hikayelerini mutlaka dinlemiş duymuşsunuzdur..

Ama gerçekten öyle mi? Yoksa cumhuriyet sonrası türk bilim camiasının cehaletinin belgesi mi bu?

ingilizcedeki "NG" osmanlıca ve türkçeye has olan sağır kefin ta kendisidir.

İngilizce öğrenen türklerin en sık yaşadığı ve teleffuzunda zorlandıkları bu "NG" bizim öztürkçemizde zaten var. Fakat ne yazıkki 1928 sonrası bu harf yok sayılmıştır. İngilizler bile hala kullanırken biz farkında bile değiliz.

Nasıl ki gündelik hayatımızda türkçe almanca ingilizce ya da arapça konuşuyor ve birbirimiz ile anlaşabiliyorsak aslında bilinaçaltımızında bir dili var..

Bilinçaltı ile alakalı yazılan çizilen çok şey var. ve olmaya devam edecekte. Gizemini korumaya devam edecek ve biz de o gizemi çözmek için çırpınacağız. Bilinçaltı tasavuffa kalp olarak tarif edilmekte. O kalbin kontrolü ruh ve nefis arası gelip gitmekte.. iyi ve kötünün mücadelesi.. nefsin ve bilinçaltının makamının dereceleri yer almakta..

Günümüzde birileri çıkıp kendine göre başkalarının yanlışlarını bulma derdine düşmüş.

Ayetlerle hadislerle şurası yanlış burası yanlış diye ilan ediyor. Peki tamam haklısın. kesinlikle haklısın. Çünkü yanlış dediklerin sana göre yanlışlar. Ama peki ya sen doğru musun?

Sen neye göre kime göre doğrusun? Senin doğruluğunu ne kim belirliyor? Peki ya sen yanlışsan? Senin doğru zannettiklerin aslında yanlışların ta kendisi ise..

O yüzden her yanlış bulucuları aa süper şeyler bulmuş diye peşlerine düşmemek gerekiyor.

Arabanızda bir yerden bir yere doğru giderken eliniz radyoya uzanır.. Ve kanal kanal gezmeye başlarsınız..

Her kanalda ayrı bir şarkı türkü açılır. Tüm muhabbetler aşklar ve karşı cinsle ilişkiler üzerinedir.

Belki nadiren bir iki tane Kuranı kerim dinleyebileceğiniz bir kanal çıkar..

Sonra derin bir düşünceye dalarsınız. Neden böyle? Neden ısrarla ama ısrarla sürekli olarak aşk ve ilişki pompalanır. Durmaksızın kesintisiz heryerden ama heryerden ısrarla karşı cinsle olan ilişkinin ne kadar bu kadar acımasızca pompalandığını görürsünüz..

* *