Empoze.Net

Bize empoze edilmek istenen fikirler, anlatılanlar olaylar vs gibi konuların değinildiği sayfa.

Burada empoze edilen konulara dair yazılar yer almaktadır.

Onlar bizim hayatımızı anlayamıyorlar

Bugün müslümanları eleştiren, bizleri buldukları heryerde rencide etmeye çalışanlar aslında bizim hayatımızı hiç anlamıyorlar.

nasıl bir dünya içinde oldugumuzu bilmiyorlar. Kendi günahkar, asi ve isyankar hayatları gibi yaşadığımızı zan ediyorlar.

Kendi içlerine düştükleri bataklığı göremeyip bizi o bataklığa çekmeye çalışıyorlar.

Zaten batının çabalamasına gerek yok

Bizde herşeyi gevurlar engelliyor avrupalılar yapıyor diye aşırı bir günah keçisi bulma tutkusu var.

Tabi ki batının gevurların da yaptıkları var. Ama asıl sıkıntımız onlar değil. Asıl sıkıntımız bizim onların peşinde gidiyor olmamız. Bunu taa 1400 sene öncesinden efendimiz çok güzel anlatmış.

Ebu Hureyre, şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah(s.a.v.), şöyle buyurdu:

Global dolandırıcılar

Çarşıya çıktığımızda çantımızı hırıslığa karşı kollarız öyle değil mi? Çep telefonumuz acaba çalınır mı diye yolda yolakta dikkatlice kullanırız.

Evden çıkarken hırsız girmesin diye kilitler okur üfler öyle çıkarız. Gece yatarken hırsız korkusuna tedbirle yatarız.

Peki herşey tamam hırsıza karşı bu kadar tedbirliyiz de global dolandırıcıların farkındamıyız. Global üçkağıtcıları biliyor muyuz?

Asıl bizi dolandıran, bizi kandıran, bizi köleleştirenleri biliyor muyuz?

Efendimizi güzelliklerimizi anlatmalıyız

İslamiyetin savunulmaya ihtiyacı yoktur. İftiracıların karalamacıların yazdıklarına cevap yetiştirip onların ekmeklerine yağ sürmek yerine islamın güzelliklerini anlatmalıyız.

Din nasihattir diyor efendimiz. Algı operasyonuna karşı yapılabilecek en güzel stratejik hamle onların bu şerefsizliklerine görmemek ve bildiğini okumaktır.

İslamiyetin güzelliklerini, efendimizin hayatını, yaşadıklarını anlatmalıyız. Günümüz hayatımızı güzelleştirecek özelliklerini önplana çıkarmalıyız.

Onlar sadece kendi hayatlarını yaşıyor

Sabah yatağından kalktığında hiç bir alman bugün türkiyede yaşayan türklere şöyle bir şeytanlık yapayım derdinde değil. Hiç bir ingiliz ya da hiç bir amerikalı böyle bir düşünce ile uyanmıyor.

Herkes kendi hayatlarını yaşıyor. İşlerine gidiyorlar. paralarını kazanıyorlar. eğlencelerine bakıyorlar. Tabi devletarası siyaset vs işleri istisna amaa insan bazında kimsenin umrunda değiliz. onlar her gün sıradan hayatlarını yaşıyorlar. İstisnalar kaideyi bozmaz.

Oy ve Şirk üzerinden islam düşmanlığı

İslamın ilerlemesi genişlemesi ve daha çok insana ulaşmasını istemeyenler masa başında staratejiler üretmeye devam ediyorlar.

İslamiyeti itibarsızlaştırma ve inanmaya meyilli kitle nezdinde öcü olarak gösterme opeasyonları yapılmakta.

Bu operasyonlar çerçevesinde farklı stratejiler geliştirilmiş durumda.

İşte bu stratejilerden birisi de, sanki müslümanlarca sorulmuş gibi göstererek inanmaya meyilli kişileri islamdan uzaklaştırıcı sorular türetmek. Ve bu türetilen sorular yaymak. Yaygınlaştırmak.

Endülüs sonrası ne oldu? İbretlik süreç

1492 istanbulun fethinden 40 sene sonraa.. Artık endülüsün son kalesi düştü. Evet tam 525 yıl öncesi.. Türklerin anadoluda malazgirt savaşını kazanmasından 400 sene sonra.. 200 sene süren haçlı seferlerinin sonuncusunda 200 sene sonrası..

İslamı doğudan engelleyemeyeceğini anlayan batılıların batıdaki islam medeniyetini yok etmek üzere yöneldikleri bir dönem..

Batıdaki 800-900 yıllık islam medeniyeti yok olarak doğuda yepyeni bir islam güneşinin doğuşu süreci..

Peki endülüs sonrası ne oldu?

Kültürel devrim için eteğindekileri dökmek

Bugün Türkiye ve islam alaminin yeniden ihyasının çıkış yolu kültürel bir devrimden geçmektedir.

Kültürel devrim için elde avuçta ne var hepsi bir bir yeniden elden geçmesi gerekmektedir. Batıda olanları almaktan bahsetmiyoruz.

1400 yıllık islam geçmişinde elimizde avucumuzda ne varsa hepsini bir bir katologlamak bunları tespit etmek lazım. Çinden tutun taa ispanyaya kadar. Nerede bir müslüman topluluk yaşamış ise oralara gidip o toplulukların geçmiş yüzyıllardaki eserleri tespit edilmeli.

Çalışan erkek olmaz, evinde oturmalı

Müslüman bir erkek çalışmamalı desem sanırım bir çok kişi hop ne oluyoruz der. Bir de üstüne müslüman bir erkek çalışmamalı evinde oturmalı desem beni linç etmek üzere harekete geçersiniz.

Evet, müslüman bir erkek çalışmamalı. Yani müslüman bir erkek ay sonunu nasıl getirebilirim. Nasıl maaş alabilirim, nasıl 2 kuruş kazancımı artırabilirim diye düşünmemeli. Bugün kü çalışma algısına göre çalışmamalı. Yoksa iş yapmasın değil asla.

Müslüman bir erkek köle olmamalı. Köleleşmemeli. Hayatı sadece kapitalizmin tutuşturduğu ateşe odun taşımak olmamalı.

Doyumsuzluğa giden yolllar

İçinde bulunduğumuz yüzyılın görünmez tarafı doyumsuzluk.. Tüketim çağındayız. Ve üreticiler mallarını daha geniş kitlelere satabilmek için müthiş stratejiler geliştirmiş durumdalar. Ve her yol bizi yeni ürünler satın almaya itiyor..

Fakat her ürünü satın alabilecek gücümüz yok. İmkanlarımız sınırlı. Sahip olamıyoruz. Doyumsuzlaşma bu döngü ile başlıyor.. Kopan hortum ve fırtınanın içinde gökyüzüne yükselmek gibi.. tüm istediklerimiz o hortumun halkalarında hızlıca dönüyorr ve biz de bulutlara doğru uçuyoruz.. hangisine ulaşacağımıza şaşmış vaziyetteyiz..

Şarkılar ve filmlerle toplum yönlendiriliyor

Piyasaya çıkan şarkılara dikkat.. 1950 yılından bu yana çıkan tüm şarkılar mercek altına alınmalı. Sanatcılar listelenmeli. Sözleri mercek altına alınmalı. Nasıl kelimeler içerdiği, hangi duygular yoğunlukta gözlemlenmeli.. hatta ilahiler bile incelenmeli..

Bunlar belirli bir strateji ile incelenmeli. Hatta ingiliz,fransız, alman halkına yönelik olanlar da incelenmeli.

Toplumda hissettirecek duygu ve yönlendirmeler grafiksel bir gösterge haline getirtilip rapor haline getirilmeli.

Kitap yazmak yerine varolanı kullanmak

Kurumlar ve fikir merkezleri kendi ideolojilerini topluma enjekte etmek farklı yol ve stratejiler uygulamaktadır.

Bu yol ve tekniklerden birisi de yeni bir kitap yazmak yerine ulaşmak istedikleri kitle tarafından kabul görmüş büyük yazarların eserleri kullanılmaktadır.

Halkça tanınmış tartışmasız kabul görmüş eserler. Aktarılmak istenen düşünce işte bu eserler içine gömülerek toplumlara enejte edilmektedir.

Orjinalini oldugu gibi aktarmak yerine üzerinde maaşlı çevirmenlerince oynamalar yapılarak güncelleme adı altında tahrifatlar yapılmaktadır.

Bir gününde ne varsa hayatın odur

Günlük hayatımızı tekrar mercek altına alalım..

Evet bir gününüz neyle nasıl geçiyorsa hayatınız da öyle şekillenir.

Sabah uyandığınız andan itibaren nelerle meşgulseniz. Zamanınız nelerle geçiyorsa adım adım hayatınızda o şekle girer..

Bir gününüz bir kap ise, siz o kaba giren su gibisinizdir. Duygularınız düşünceleriniz işte o suyun kabtaki aldığı şekil gibi olur..

Bu birer günler adım adım ilerler haftaları ayları kovalarlar.. Sonra yılları peşlerine takarlar.

Ve siz aylarca nasıl bir yaşam sürüyorsanız artık osunuz..

Herşeyinizle o kalıba girmişsinizdir.

Başarının arkasındaki güç "sistem"

Bugün büyük başarılar elde etmiş kurum ve kuruluşlara baktığımızda arkalarındaki esas güç sistemlerdir.

Sistemin ne kadar sağlıklı işliyorsa o kadar başarıya ulaşabilme imkanın vardır. Süper güç olabilmek, dünya hakimiyeti elde etmek bunların hepsi kurulu sistem ve düzenle entegredir. Birbirlerine bağlantılıdır.

Osmanlıyı osmanlı yapan da kurulu sistemidir. Kuralları, kanunları ve uygulama biçimleridir. Bu sisteme ne kadar bağlı kaldıkları ile alakalıdır.

Kelimeler, sesler ve toplumu yönlendirme

Kelimelerin gücünü bilmeyen yok.. ama galiba biz daha bunu fark etmek için bir asra daha ihtiyacımız var.. Fark etsekte hayatımızda uygulayı akıl edebilecek miyiz? ya da kelimelerin gücünü kullanıp bizleri parangalar takanları görebilecek miyiz?

İzlediğimiz diziler, dinlediğimiz şarkılar, bizi alfabeyi öğreten öğretmenlerimiz, çarşıdaki eşimiz dostumuz, okuduğumuz kitaplar, gazeteler haberler.. alışveriş siteleri..