Evinizdeki televizyonun olmaması daha iyi.. Varsa da bunun alışkanlık haline gelmemesi önemli. TV izleme hastalığı yavaş yavaş zihninizi kuşatır ve sizi hapseder. Düşünce ve karar mekanızmanızı kontrol altına alır.

Size sizin kontrolünüz dışında bilgi birikim ve dünya görüşü aşılar. Beğendiğini alır beğenmediğini atarsın felsefesi bir kandırmaca tuzaktır. Sen akıllı insansın falan feşmekanlar masaldan ibaret..

Kerkük'ü düşün.. Kerkük bir türk şehri. Türkmenlerin merkezi. Lakin önce saddam ile yerli halka alternatif olarak ıraklı arablar oraya taşındı. Ve bir arab nüfusu doğdu.. Arkasından saddam devrildi. Amerikalılar iş başına geçti. Ve kerkükte yeni oyunlar kuruldu. Şimdi türkmenler azınlık haline getirildi. Bu sefer oraya kürt halkı taşındı.

Tıpkı bir bölgede nüfusun nasıl değiştirilip yüzde yüz türkmen şehri olan bir yerin taşıma nüfuslarla nasıl elimizden alınmaya çalıştıgını görün.. yüzyıllardır orada türkmenler yaşıyordu o halde orayı onlara vermeliyiz diyen kimse yok. tam tersine almak için savaşıyorlar..

Ya da bugün ermenistanın başkenti erivan.. Orası da kerkük gibiydi.. Bir zamanlar orası da Türkmen şehri idi. Şimdi bir tane bile yok..

Zihinler de böyledir. Düşünceler fikirler bilgiler de tıpkı diğer ırklar millet gibi.. Yavaş yavaş zihnimize sirayet etmeye başlar. Bir nüfus göcü gibi düşünün..

Düşünce göcü.. Düşünce istilası.. Zihnine ekilmeye çalışılan tohumlar çok çetindir.. Onlar hiçte masum değil. Bir amaç bir hedef doğrultusunda zihninize zihnimize ekilmekte. Ve bunu yaparkenden bir insan ne isterle ne arzularla yola çıkarak bizi zevk aldırarak mutlu ederek yapmaktalar.. Biz keyifle güllerle çiçeklerle bu istilaya kucak açmaktayız. Tıpkı yunanlının izmire gemilerle geldiğinde onları çiçeklerle karşılayanlar gibi..

Biz de zehirli düşünce ve fikirleri bilincsizce ciceklerle karşılıyor olabilir.

Zihnimize kontrolümüz dışında giriş yapan en kritik araçlardan birisi televizyondur.. Diğeri internet.. Bir başka araçta çevremizdir. Çünkü biz bunlardan kendimizi muhafaza etsekte çevremizdekiler işgal altında olabilir.. Sadece kendimizi değil onların da bu işgalden muhafaza edilmesi korunması gerekir.

Kerkük'ü petrol yatakları için istila edenler.. zihinlerimizi de biz verimli olmayalım. kaliteli şeyler çıkartmayalım. onların karşısında dimdik durmayalım diye istila ediyorlar..

Çünkü zihinler petrolden çok çok çok daha değerli.. Daha kıymetli.. Tasavvuf işte o zihni o beyni kalp diye tarif etmiş.. Ve yüzyıllardır kalbimizi korumak için bize ilaçlar reçeteler sunmuştur..

Bilinçlenelim.. Tuzağa düşmeyelim.. Oyuna gelmeyelim