Televizyon görsel hafızayı köreltiyor

Televizyonun zararları ve yan etkileri üzerine yazılar arada bir denk geliyor olabilir. Farklı yorumlar ve bakış açıları ile karşılaşmış olabilirsiniz. Bu başlık altında yer alacak yazımızda değineceğimiz ana temayı daha önce hiç bir yerde rast gelmedik. Eminim ki siz de ilk defa fark edeceksiniz.

Beden dili olarak tarif edilen ve insanlar iç dünyalarındaki duygu düşünce ve karakterlerini dışa yansıtan bir şey var..

İnsanlar ne kadar profosyanel olurlarsa olsunlar gerçekte iç dünyalarını gizleyemiyor ve mutlaka beden dillerine yansıtıyorlar.

Ayrıca beden dilinin yanısıra bir de insan yüzünün taşıdığı sırlar var. Yani bir kişinin yüzü iç dünyasının yansımasıdır. bütün kişilik karakterleri insanların yüzlerine yansımıştır. Bir şekilde insanlar bu yansımaları gizlemeye çalışsalarda gerçek budur.

Bu ilmi bilen bir kişi baktığı bir yüzde o insanın karakteristik bir çok özelliğini çıkartabilmektedir. İslam alimlerin eserlerinde bu konuda yazılar da yer almaktadır.

Bir de bilinmeyen başka bir nokta var. Her insanın beyninde yüz ve beden dili hafızası vardır. Yani bizler yeni bir yüze baktığımızda hafızamızda yer alan yüzlerle eşleştirme yapıp tanıdığımız yeni insan hakkında önyargılar oluşturmaya çalışırız. O yüzden de bazı insanlara birden ısınırken daha önce hiç tanımadığımız birinden de gördüğümüz andan itibaren nefret edebiliriz de..

Aslında nasıl ki evrendeki sistem düzen tıkır tıkır rayında işliyor.. doğal döngü devam ediyorsa yüz ve beden dili ile insan karakterleri arasında da bir eşleşme ve uyum söz konusudur. Yüzyıllardır da bu uyum süre gelmiştir.

Herşey buraya kadar gayet normal...

Fakat anormal durum bundan sonra başlıyor. Televizyon herşeyi alt üst ediyor. Zira televizyonda yer alan oyuncuların çevirdikleri filmler diziler vs de oyuncu sadece kendisine verilen rolü en iyi şekilde yapmaya çalışmakta. Ancak asla hiç bir oyunca canlandırdığı karakterin film dizi boyunca yaptıkları ile oyuncunun yüz ve beden dili arasında uyum olmayacaktır. Olamazda..

Oyuncunun beden dili ve yüzündeki karakteristlik özellikle alanyadan bahsederken canlandırdığı karakter konyayı tarif ediyor olabilir.. Bu farklılığı karakter-oyuncu çelişkisi ya da karakter ile canlandıran arasındaki çatışma diye tarif edebiliriz.

Tamamen zıtlıklar yumağı haline gelebilir.

Bir çok dizi yönetmeni çizdikleri karaktere uygun oyuncular araştırıp onları oynatıyor diyebilirsiniz. Fakat öyle değil. Onlar psikolojik kısımdan cok reyting kısmına bakmaktalar.

Dananın kuyruğunun koptuğu noktaya gelecek olursak.. İşte televizyon ve sinamalarda izlediğimiz karakter-oyuncu çatışması izleyicinin arka plan yüz hafızasına kısa devre yaptırmakta. Kontrolümüz dışında hafızamız müdahale edilmekte insanları tanıma yeteneğimiz felçe uğratılmaktadır. Zihnimizde yer alan insan karakterleri tanıma fonksiyonlarımız televizyona olan bağımlılığımız derecesince göre çalışamaz hale gelmektedir.

İnsan yüzüne bakarak o kişinin karakteri arasındaki ilişkiyi kuran görsel hafızamız sekteye uğramaktadır.

Bu yazı bilimsel bir araştırma ürünü değildir. İnanıp inanmamak, üzerinde kafa yorum yormamak size kalmıştır. Belki de bu alanda araştırmalar olmuş olabilir. Bilemiyoruz. Düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz..

Sonuc olarak, sık televizyon izleyen sürekli film izleyen kişiler insanları tanıyamaz hale gelir. Kim iyi kim kötü ayırt edemez hale gelir. Yüzyıllarca nesilden nesile aktarılan bir savunma sistemi felce uğramış olur. Büyük bir zaafiyet ve güvenlik açığı ortaya çıkar.

Benzetmede hata olmazsa körebe oynamak gibi birşeydir. Televizyon bağımlısı olanlar kendi rızası ile gözlerini bağlayıp sokağa çıkmış gibidir. her bağımlı bunu yaptığında da toplumsal bir kaos oluşacaktır. Bireysel enerji kaybı olacak, ekonomik olarak gerilemeler olacak.. yanlış insanlarla iletişimler kurulacaktır. diğer bir ifade ile insan ilişkileri rastgele olmaya başlayacaktır.

Firaset ve basiret gibi kavramların yüklendiği görevler iç dünyamızdan diskalifiye olacaktır. Ve dünyaya televizyonun ışığındaki yansımalar ile bakmaya başlayacağız..