Fikirler ve fabrikalar

Şu an gözlerini kaldır ve etrafına şöyle bir göz at..

Gördüğün tüm nesnelere teker teker bak. Her birinin hammaddelik üretim aşamasına ve üretim sürecinden evine gelişine kadar ki adımları hayal et..

Peki o kadar eşyanın için de yüzde kaçını sen ürettin? Evet belki çoğunlugunu sen satın almış olabilirsin. Parasını sen kazanmışta olabilirsin. Fakat kaçını hammadde sürecinden itibaren sen ürettin?

Ve aslında oradaki her nesne dünyanın bir başka yerinde birilerince üretildi ve adım adım kademe kademe sana kadar geldi. Her birinde emek insan gücü var.

Kısaca hepsi bir fabrikadan bir atolyeden çıktı. Şu an bu yazıyı okudugun bilgisayar ya da akıllı telefonunuzu düşününüz.. İçindeki yüzlerce parçanın birleşmesi ile oluştu. her biri birleştirilip bir marka olarak sana sunuldu.

İşte sana ait zannettiğin fikirler, düşünceler, inançlar da öyle.. birden hop diye sana gelmedi. Hiç bir düşünce tesadüfen oluşmadı. Hepsinin bir fabrikası, üretim merkezi var. Fikirlerin üretim sürecide etrafındaki nesnelerin üretim süreçleri ile paraleldir. Nasıl ki kullandığın eşyalar belirli ülke ve toplumlarca üretiliyorsa fikirler de aynı şekilde üretiliyor..

Yani savunduğun benimsediğin hiç bir düşünce sana ait değil. Sen sadece üretilip önüne konanlar arasından seçiyorsun. Hatta seçtiklerin bile çok az.. direk izlediğin film, tv, dizi vs den alıyorsun. okudugun kitaptan, gittiğin okuldan, arkadaşından vs topluyorsun bu fikirleri..

Çok müthiş fikir, düşünce ve ideoloji pompalama ağları var. O yüzden kaçış yok.. İslamifobi bu yüzden var.. İslami yaşam biçimlerine bu yüzden düşmanlar.

Bunun farkına varmamız lazım. Bu gerçek soyut bir şey. Somut olanları bile anlamakta zorlanan bireyler soyut olanı hiç birşeykilde anlayamaz.

Bu gücün farkına varıp alternatif fikir pazarları oluşturup kendi görüş ve düşüncelerimizi geniş kitlelere ulaştırabiliriz. Ya da kendimizi başka fikirlerin pazarı haline getirmemeliyizz..

Düşmanın silahı ile silahlanınız..